31 Ocak 2014 Cuma

aldatmak:))

Bir insanı maddi ve manevi her şeyle aldatabilirsiniz.
Bazı şeyler vardır,
Çok zordur aldatmak.
Ama bazı şeyler var ki
Acayip kolay.
En kolayı  da
Allah ile aldatmak.

30 Ocak 2014 Perşembe

yemek:))

Bitkiler toprağa tutunur ve su ile yaşar.
Hayvanlar da
Su içer, yedikleri ise birkaç çeşit gıdadır.
Onları da nasıl yedikleri malum.
Maksat;
Sadece karın doyurmak.
Gelelim insana;
Verdiği akıl ile insanoğlu ateşi bulmayı müteakip pişirme ve türlü türlü yeni lezzetler keşfetme peşinde.
İnsan,süt ile başladığı sadece karın doyurma sürecine,
Belli bir yaşa gelince,
Lezzet peşinde koşma ve lezzet arama sürecinde.
Ama 40 yaşından sonra alınan gıdalar kolay verilmiyor.
Bir yandan, şurada ne kadar ömrümüz kaldı?
Ne yesek, kardır fikri.
Diğer yandan,
Alınan kilolar hem sağlığı hem de görüntüyü bozmalar.
Alınan her gıdada,
Her değişik lezzette,
Allah'a şükretmeli,
Bitki ile hayvana verilen değer ile kendine neden değer verildiğini daha iyi anlamalı.

28 Ocak 2014 Salı

tetikçi:))

İnsanoğlu,
Allah'ın verdiği akıl ile bir şey üretir ve ona bir isim verir.
Tetik te silah parçalarından biridir.
Ama
Her silahın tetiği, o silaha hizmet eder ve montelidir.
Mesela;
Vizör tetiği,
Smith Wesson tetiği.
Halk dilinde, bir de tetikçi diye adlandırılan kişiler vardır.
Bunlar da ikiye ayrılır;
Biri;
Kiralık Katiller,
Diğeri;
Öldürmeyen ama sürekli lehte/aleyhte propaganda yapanlar.
Dikkat edersiniz;
Kiralık olan her şey alenidir, tetikçiler hariç.
Mesela;
Kiralık Ev,
Araç,
Bisiklet ama Katil asla geçmez.
Diğer tetikçiler de asla kendini belli etmez ama çen çen konuşur.
Ama her konuda konuşur.
Hangi kanalı açsan karşına çıkar.
Tek söylemediği;
Arkadaş, ben şu taraftanım, demek.
Demek ki
Tetikçilik ister öldür, ister öv ya da yer,
İyi bir şey değil:))

27 Ocak 2014 Pazartesi

hayırlara vesile olsun:))

Hayırlara Vesile Olsun.
Mükemmel bir temenni.
Kimin itirazı olabilir ki?
Ama
Robot gibi herkes, her yerde, bunu söylüyorsa;
İnsan, ister istemez,
Neden, bu kalıp?
Yoksa parola işaret mi bu?
Altında yatan nedir? diye ister istemez, sorular geliyor akla.
Bizim Mesela Vesile vardı,
Nerede hayır işi var,
Orada yer alırdı.
Şimdi anlaşıldı ki
Nerede güzel bir arazi var ise
Hayır Vakfına veriliyormuş.
O zaman daha anlamlı hale geliyor;
Hayırlara Vesile Olsun:))

25 Ocak 2014 Cumartesi

ispat:))

Yüce Mevlam,
İki tür hayvan yaratmıştır;
Samimi ve sinsi.
Samimi hayvan deyince;
Kuzu,
Tavşan,
Köpek gibi hayvanlar...
Sinsi deyince de
Yılan,
Çiyan,
Akrep gibi hayvanlar...
İnsana da hem samimi hem de sinsi duygular vermiş.
Ama yanında akıl.
Aklını kullan, birini seç.
Zaten aklın bir amacı da
İyi ile kötü arasında seçim yapmak değil mi?
Şimdi
Bir grup var;
Sinsi nesil yetiştiriyor,
Sinsice yerleştiriyor,
Sinsice de an gelince kullanıyor.
Yani suç işliyor, aslında.
Ama
Hemen ardından şu açıklama;
Valla, bizim bu işlerde tarağımız yok.
Yani diyor ki
Gel ispatla.
''Rüşvetin belgesi mi olur, pezevenk'' gibi
Sinsiliğin de belgesi mi olur,
A benim ,sinsim.

evlatlara masallar:))

Biz de sizin yaşlarda iken
Anamız Babamız ne dese
Ya anlamazdık,
Ya da
İşimize gelmez,
Verdiğiniz nasihatler bir kulaktan girer, diğerinden çıkardı.
Şimdi bizler,
Ana ve Babamızın yaşlarına geldik.
Onların ne demek istediklerini çok iyi anlıyoruz.
Uzun lafın kısası;
Değerli Evlatlar,
Zamanında yediğiniz hurmalar, an gelir sizi tırmalar.
İşte o zaman,
Anlatmadığınız her şeyi Ana ve Baba bir şekilde öğrenir.
Çünkü
Onlara, ya maddi ya da manevi mecbursunuz.
O nedenle,
Onların dediklerine kulak asmazsanız bile
Başınıza bir şey geldiğinde,
Hemen paylaşın.
Çünkü
Kötülüğünüzü istemeyecek iki kişi;
Biri;
Ana,
Diğeri;
Baba.

evlilik:))

Hayatta öyle arkadaşlarınız olur ki
Onlarla et ve tırnak olursunuz.
Yıllar yılları kovalarken,
Doğal olarak herkes bir bir evlenmeye başlar.
Tabi, insan eşini en yakın arkadaşı ile tanıştırmak ister.
İşte bu noktada,
Hayatın acı gerçekleri başlar.
Siz sanırsınız ki bir yanda en sevdiğiniz arkadaşınız diğeri de eşiniz, anlaşacaklar.
O an size her ikisi de söylemeyebilir.
Hoşlanmamışlardır birbirlerinden.

Gel zaman, git zaman,
İkisi arasında kalırsınız.
Elbette canınız çok sıkılır.
Biri;
Canınız,
Diğeri;
Ciğeriniz.
Peki,
Bu durumda ne yapmak lazım?
Dört tekerli bir aracı düşünün.
Dört teker de aynı havada sahip ise
Bu araç yalpalamadan gider.
Aksi takdirde,
Ya üç tekerli motosiklet
Ya da
İki tekerli bisiklet.


Cemaat:))

Fanatizm;
Duyguların bir,
Mantığın sıfır olma hali.
Bu tanımı yapan birisi olarak hiç bir konuda fanatik olmam mümkün değil.
Bu,Atatürkçülük bile olsa.
Hayata bakışım da şöyle;
Biri;
Hakkı Bulut gibi ''Ben Buyum'' desin, canımı yesin.
Yani
O kişi;
Yalancıyım,
Puştum,
Pezevengim,
Orospu Çocuğuyum,
Tinerciyim,
Irz Düşmanıyım,
Sinsiyim,
Çok adiyim...diyebilir.
Hiç umurumda değil.
Ama sen eşini aldatan kocalar gibi
Sırsın,
Saklıyorsun, saklanıyorsun,
O nedenle seni sevemiyorum,
Cemaatçi Kardeşim:))

24 Ocak 2014 Cuma

soyuyorsa:))

Bir patates,
Soyuyorsa beni soyuyor diyebilir.
Çünkü
O bir patates.
Ve Allah, o patatesi, akıl verdiği kulları, soyarak yesin diye vermiş.
Çünkü
Akıl der ki
Bu patates, soyulmadan yenmez.
Aynı şey;
Soğan için de geçerli,
Narinciye için de
Ama
Elmada durum farklı.
İsteyen soyar,
İsteyen soymaz.
Zevkine kalmış.
Soyuyorsa beni soyuyor diyen Allah'ın akıl verdiği değerli insan,
Hani, gerçekten seni soysa ve sen bunu desen, haklısın.
Bak, dolar aldı başını gidiyor.
Ekonomik dengeler, alt-üst.
Hani, trafikte çılgınca araba kullanan tiplere ne deriz?
Başını yiyecek ama
Keşke kendi başını yese,
Bari başkalarına zarar vermese.
Şimdi sana soru değerli Kardeşim,
Dolardaki bu yükselişler,
Kime girsin?

psikiyatri:))

Yüce Mevlam;
Tek yumurta ikizlerini bile farklı yaratarak,
Kimsenin kimseye parmak izini benzetmeyerek gerekli mesajı biz ''Kullarına'' vermiş;
Hiç bir insan,
Diğerine asla benzemeyecek.
Ama bu husus;
Belki dış görünüşte olabilir,
Fakat zihin ve davranışlarda asla.
Peki,
Madem kimse kimseye benzemiyor,
Herkes ayrı bir psikiyatrik vakıa mı?
Yoksa
Psikiyatrik vakıaları gruplandırabiliyoruz muyuz?
Elbette, psikiyatr değilim.
Ama hayat tecrübem diyor ki
Gruplaşıyor.
Mesela
Kıskanç eşler aynı davranışları gösterir.
Öyle kıskanırlar ki
Uçan kuştan bile.
Hem farkında değildirler,
Hem de
Desen ki
Bir doktora görünseniz, ya sizi şikayet eder, ya da demediğini bırakmaz.
Peki,
Bunun faydası ne?
Eğer her kişinin kendine özgü psikiyatrik hastalığı olsa,
En başta,
Psikiyatrlar kafayı yer ve kimse bu mesleği seçmek istemezdi.
İkincisi;
Aşırı kıskanç birisi karşınıza çıktığında,
Hemen arşivden daha önce sizde iz bırakmış birisi çağrışım yapar
Ve nasıl davranmanız konusunda size yardımcı olur.
Peki,
Bu bizim işimize nerede yarayacak?
Sıkıntılı bir müşteri ile karşılaştığınızda,
Size problem çözümü konusunda,
Nasıl yaklaşmanız konusunda,
Çok yardımcı olacak.



22 Ocak 2014 Çarşamba

vicdansızlık:))

Nerede olursan ol,
Bir vicdansızlığa şahit olduğun zaman bana ne deme.
Vicdansızlık;
Hiç yağmur yağmadığı zaman, ardından gelen kuraklık,
Kasırgadan sonra,evlerin yerle bir olması,
Tsunami'den sonra Japonya'nın hali,
Depremde yıkılan binalar altında kalan insanlar,
Çeşmeden akan kirli sular,
Patlamış lağım borusu,
Gökyüzünden düşen meteor,
Komşusu aç içen yatan,
Millet soyulurken, buna sessiz kalan,
Birileri aç ve sefil iken paraları çar vurup harman savurmaktır.

21 Ocak 2014 Salı

insan:))

Böcek dinleme yapmaz.
Köstebek, köstebeklik,
Deve, develik,
Öküz, öküzlük,
Eşek, eşeklik yapmaz...
Bu liste uzar gider.
Olayın özü şu;
İnsan;
Tüm hayvanların karakterini bünyesinde toplamış tek canlıdır.
Bazen koyun,
Bazen kuzu,
Bazen yılan,
Bazen çiyan,
Bazen akrep olur...
Ve ne der?
Seni gidi eşek herif!
Ya da
Öküz, bu öküz.
Neymiş efendim.
Dinlemeyi böcekler yapmış?
Buna hayatı boyunca hiç yüzü gülmemiş biri bile güler.
İnsan;her şeyi kendi yapar,
Suçu;
Hayvanlara atar.

Fenerbahçe:))

Ben de Fenerliyim ama fanatik değil.
Ne zaman,
Duyguları bir, mantık sıfır dedim,
Her konuda,
Fanatizm sona erdi.

Kumpas olayları,
Yaşar Büyükanıt ile başladı,
O'na güçleri o an yetmeyince,
Sırada,Van Rektörü vardı.
Ve devam ettiler.
Kimine elma,
Kimine armut dediler.
Ve hala devam ediyor...

Eskiden bir işbirliği vardı.
Şimdi bazen kayıkçı kavgası bazen de bir ipte iki cambaz oynamaz kavgası.
En büyük direnç;
Kendiliğinden gelişen, çevreci bir eylem olmakla birlikte,
Gezi Olayında yaşandı.
Zaten o gündür orayı, 1789 gibi görüyorlar ve tekrar yaşanmaması için adım attırmıyorlar.
Kumpas olaylarında en büyük direnci ise
Fenerliler verdi.
Bunda bir çok neden var;
Biri;
Taraftar Fanatik.
İki;
Başkan kendini sevdirmiş.
Üç;
Fener, çok köklü bir kurum.
Dört;
Topa olan düşkünlük.
Belki diğer kumpaslarda, daha çok madur olanlar oldu.
Ölenler, kalanlar, yaralılar...
Ama
Fenerbahçe Taraftarı,
Kumpas yapanlara, kumpas öyle yapılmaz,
Böyle yapılır, dedi.

hakim ve yargıç:))

Ey, Hakim Kardeş;
İdeolojisi, inancı ya da inançsızlığı ne olursa olsun,
Bir doktor,
Hastaya başka bir gözle bakabilir mi?
Kendisine saldırılmadıkça,
Ben bu hastaya bakmıyorum diyebilir mi?
Ya da
Ameliyatta, gömün gitsin diyebilir mi?
Ameliyatı yaparken,Hocasını arayıp,
Hocam,yaşatalım mı, öldürelim mi diyebilir mi?
Ya da
Hasta sen olsan Hakim Kardeş,
Doktor sana yanlı davransa,
Hipokrat yeminini unutsa ne yaparsın?

İki meslek arasında fark ne?
Biriniz, ya tedavi ya da ömrü uzatma veya hayata döndürme ile uğraşırken,
Diğeriniz,
Ya içeri atma
Ya da hür bırakma.
Her ikinizin mesleği de sırat köprüsü.

Bilgi ve vicdan gerekiyor,
Her iki meslekte.
Allah ile baş-başa kalmak gerekiyor,
Her iki meslekte.
O an,
Ne ananı,
Ne babanı,
Ne de Hocanı düşüneceksin.

İşin neyi gerektiriyorsa,
Onu yapmalısın.
Yoksa
Saygınlığın kalmaz.
İşte bu;
Kendi kendini bitirmektir.

İçinizde, her meslekte olduğu gibi
Çürük dişler olacak.
Önce dolgu,
Baktın olmadı;
Çekip atacaksın.


19 Ocak 2014 Pazar

TIR:))

Memlekette,
TIRlatmamak elde değil.
Biri;
TIR'a yüklüyor.
Öbürü;
İhbar ediyor.
Savcı yakalayın diyor.
Kolluk bazen havadan uçuyor, bazen kolum uyuştu diyor.
Öbürü çıkıp;
İnsani yardım,
Diğeri, hayvani yardım.
Biri;
Mit,
Diğeri;
Mitoloji diyor.
Olan biteni anlamaya çalışan
Ama bir türlü anlamayan vatandaş;
TIR-latıyor:)))

sıra:((Meriç Altıer anısına)

Aslında bu dünyaya gelmeden önce,
Sıraya girdik.
Kimimiz birinci evlat,
Kimimiz ikinci.

Okul sıralarında hep sırada oturduk.
Mezuniyet töreninde sıra ile diploma aldık.
Tayinler sıra ile idi.
Askerlik zaten;
Sıra ile ifade edilen bir meslek.
Nöbet sırası,
Tatbikat sırası,
Kurs sırası...

Bilahare sıra ile evlendik,
Çocuklarımız sıra ile doğdu.
Yurt-dışına gidişlerimiz de sıraya bağlanmıştı.

Ekmek sırası,
Banka sırası,
Bilet sırası,
Derken sırasız nefes almak bile imkansız hale geldi.

Eğlenirken,
En çok sıra geceleri, eğlendirdi.
Uzun eşek oynarken bile sıra sıra dizilmiştik.
Elleri dert görmesin,
Erol Büyükmorova sıra ile dayak atardı.
Sıra harici hizmet cezası sayesinde,
Ankara'yı az seyretmedik,
 Dikmen sırtlarından.

Ölüme gelince;
Kimimiz,
Daha okulda, elveda dedik.
Kimimiz, ilk görev yerinde.
Kimimiz, helikopterde,
Kimimiz, atış alanında,
Kimimiz, dağın başında,
Kimimiz de kimsenin aklına gelmedik yer ve zamanda...

Bazıları ile acayip kanka idik,
Bazıları ile sadece isim bazında.
Ama bizi, birbirimize bağlayan;
Devre arkadaşlığı idi.
Tanısak ta tanımasak ta.
Güle güle Meriç,
Bize de yer ayır oralardan,
Hatta imkan var ise
Devrece beraber olalım,
Aynı mekanda.

soymak;

Bir anne, bebesini soyabilir.
En doğal hakkı.
Bir eş, eşini soyabilir,
En doğal hakkı.
Bir aşçı başta, patates ve soğan olmak üzere,
Yemek için ne gerekli ise her şeyi soyabilir.
Bir modacı, defile için mankenleri soyabilir.
Bir doktor, muayene için hastasını soyabilir.
Hatta,
Göğüslerine elle muayene,
Hemeroid şüphesi üzerine kıçına parmak bile atabilir.
Ölmek üzere olan birine öperek, suni teneffüs yapılabilir.
Bu liste, uzar gider...
Ama
Bir siyasetçi, halkını soyamaz.
Çünkü
O vergiler, hepimizin.


17 Ocak 2014 Cuma

meyve ve sebzeler:))

Maşallah -turp- gibiyim.

-Armudun- iyisini ayılar anlar.

-Muz- Cumhuriyeti.

-Hıyar- gibi adam.

-Ayvayı- yedik.

-Şapa- oturduk.

Kabak- çiçeği gibi açıldı.

Acı patlıcan kırağı çalmaz.

Kendini fasulye gibi nimetten sayma.

Dünya kadar malın olacağına fındık kadar bahçen olsun.

Yarma şeftali gibi sulu birisi.

Fıstık gibisin, yavrum.

Marul gibi göbekli bir adam.

Seni limon gibi sıkarım.

Elma yanaklım.

Kiraz dudaklım.










16 Ocak 2014 Perşembe

ölünce;:))

Hoca kazanacak,salah verirken.
Helvacı kararken,
Mezar kazıcı,
Ve mezar taşı dikicisi.
Gönderen olursa, çiçekçi.
Yaşarken kazanamadım.
Bari, ölünce...

asker milletiz:))

 Er Meydanı, Kırkpınar.

Bundan Onbaşı bile olmaz.

Benim yarim Jandarmada, Çavuştur, Çavuş.

Kaç, kazık?Üç kazık.

Yüreğim pır pır ediyor.

Burada, Başçavuşun eşeği mi osuruyor?

Başarıda, Takım çalışması çok önemli.

Bölük-pürçük hatırlıyorum.

Hastaneden Taburcu edildim.

Beni Alaya aldılar.

Tugay, çok iyi bir futbolcu idi.

Tüme varım, Tümden gelim.

Kor, aspirin kanı sulandırır.

Tek başına Ordu gibi Maşallah.

Benim, Paşam şimdi Paşa Çayı içecek.

Paşa, Paşa otur, evladım, kendini çok fazla yorma.

Sen, nesin?Hür Generalim.

Kendini, Genelkurmay Başkanı zannediyor.


15 Ocak 2014 Çarşamba

paralel yapı:))

Paralel yapı ile doğar doğmaz tanıştım.
Doğan bebeler, birbirine paralel yataklara konuyordu.
Annem ve Babam da paralel yapıya mensup idiler.
Biri ne dese diğeri aynı şeyi diyordu.
Yaşadığım mahalle ve sokaklarda da paralel bir yapı var ki
Zaten şehir plancılığında paralel yapı Millet ve Prien'de uygulanmıştı.
Buna; ızgara plan diyorlardı.
Izgara'da en önemli şey;
Ne şiş yansın ne de kebap.
Okul sıralarına baktım;
Paralel bir yapı vardı.
Bahçede paralel bir barfiks vardı, bizi çok oyalardı.
Trene bindim.
Raylar, paralel yapının daniskası idi.
Yollar ise şeritle paralel yapıya ayrılmıştı.
Elektrikte ise paralel yapı şu demekti;
Ampulün sönse bile diğerleri yanmaya devam eder.

Sonra insanları tanımaya başladım;
Mutlaka, olmaz ise olmaz aynı şeyleri söylüyorlardı;
Selamünaleyküm,
Hayırlara Vesile Olsun,
Tebrik ederim.
En kalbi duygularımla...
Allah'a emanet ol.
Elbette bunlar çok güzel düşünce ve temenniler ama ısrarla herkesin aynı şeyi söylemesi dikkat çekici idi.
Sonra Mevlid Kandillerinde mesaj trafiği başladı.
Aynı cümleler.
Halbuki içinden ne geliyorsa onu söyle.
Sonra, Atatürk için ne önemli ise ona rakip bir kutlama çıkardılar.
Kutlu Doğum Haftası
Ve Peygamber Efendimizin doğumu gibi.
Diğer tüm tarihler kayıyordu, bunlar taş gibi yerinde duruyordu.
Muhabbete girdiğimizde ise şöyle demeleri dikkat çekici idi;
Çok zekisin.
Ya da kitap hediye ettiğimizde
Bırak bu işleri.
Çok meraklı sorular geliyordu,
Sanki her biri istihbarat elemanı.
Bir yandan göze bakarak koşamayan ama
Ama enerjisini de
Hani arabanın frenine basarken, diğer yandan gaza basar hali.
Yani
Kendisi olamama.
Günah diye öğretilen şarabı içme hali.
Vaziyet çakılmasın diye son derece günah bir kadın ile evlenme.
Ve bu liste uzar gider.
Uzatmayalım lafı;
Kişinin ben buyum dememesi,
Ruh sağlığını bozar.
Ruh sağlığı bozulması demek;
Sağlığın bozuldu demek
Enerjiyi paralel yapıya harcama eşini mutlu yapmaz.
Kuvvetle ihtimal boşanma ile neticelenir.
Değerli Arkadaşım,
Bırakalım bu işleri.
Kendimiz olalım.
Bak, elin oğlu bizi kullanıyor.
Birbirimize yediriyor,
Uzaktan da şampanyası ile bunu kutluyor.
Ne kimseye kendimizi kullandıralım,
Ne de
Buna müsaade edelim.
Birlik olalım,
Beraber olalım.
Birlikten güç doğar, bizi kullanmak isteyenler,
Uzaktan imrenerek bize bakar.



12 Ocak 2014 Pazar

paşa:))

Zeki Müren'e Halk Paşa derdi.
Paşa, malum, Osmanlı'da, general rütbesi.
TSK'leri Atatürk döneminde, paşadan generale geçti ama
Ne Halk
Ne de
Paşalar, bunu benimsedi.
Çünkü
Anneler, benim oğlum büyüyünce paşa olacak söylemi çok etkendi.
Paşa Çayı desen,
Açık çaya denirdi.
Osmanlı'da muhtemelen Paşalar ikiye ayrılırdı;
Paşa, paşa makamında oturanlar,
Vızır, vızır askeri ile birlikte arazide gezenler...
Şimdi gelelim, bu konuyu niye açtığıma;
Bazen telefon çaldığında ya da ben aradığımda,
Ramazan Paşam çıkıyor, gönlümden,
Ya da
Lami Paşam.
Ki bu kişiler asla istemiyorlar, böyle bir şeyi.
Ne paşası?
O da nereden çıktı?
İşte gönül paşası olmak, böyle bir şey:))

tipi tipsiz:))

Bu Memlekete,
Ne çekti ise
Tipten çekti.
A tipi,
B tipi,
C tipi,
D tipi,
E tipi,
F tipi...
Her türlü tipi gördük.
Artık, tüm tiplere karşıyım.
Tipi olmasın da
Ama
Tipi tipsiz olabilir.

ışık:))

Kıvılcım,
Kibrit,
Çakmak,
Mum,
Kandil,
Lamba,
Ampul,
Flüoresans
Ledler:))

10 Ocak 2014 Cuma

siyaset:))

İnsan,
Anasını ve babasını seçemez.
Genelde de tuttuğun takım ile siyasette, etkileri yadsınamaz.
Hele, bu aile Türk ise.
Fanatizm; duyguların bir, mantığın sıfır olma hali olduğu için, hayatımda fanatizme yer yok.
Ama bu düşünce oluşuncaya kadar ben de fanatik bir Fenerli idim.
Sonra dedim ki
Ya, kardeşim, bana ne Fener'den?
Başarıları mutlu ediyor mu?
Evet, hepsi bu.

Gelelim siyasete;
Bir kere karpuz seçmiyorsun.
Seçtiğin kişi;
Senin lehine ve aleyhine bir sürü karar alacak.
Vergilerin artacak,
Savaş ilanı gibi çok önemli kararlar alacak.

Soracağım soru şu?
Demokrasi gelişiyor mu?
Daha mı iyi yönetiliyor?
Yoksa kendine göre devleti dizayn mı ediyor?
Yani adam, kendini mi düşünüyor?
Evrensel değerleri mi?

Kazıklı Voyvoda gibi kazığı köküne kadar geçirmiş,
Sen hala,
Ver Allah'ım, ver diyorsan,
Valla,
Seksin, ifadesi olan;
Deveyi siken, seni de seven:))

9 Ocak 2014 Perşembe

Boncuk:))

Boncuk bizim muhabbet kuşumuz.
Kızımıza arkadaş olsun diye aldık ama mücbir nedenlerden dolayı bana kaldı.
Zamanla ve kendiliğinden iş bölümü şöyle oluştu;
Ben, özgürlüğünden,
Kızım, konuşturulmasından,
Eşimde temizlik-bakım, onarım ve anne şefkatinden.
Çok ısrar etmeme rağmen bir eş aldıramadık, Boncuk'a.
Eşim dedi ki
Birini zor bakıyorum, kendi açısından haklı.
Ben de kapatılırsa asla eve istemiyorum diye, yaşasın ey özgürlük...
Kızımız da frekansına girerek epey kelime öğretti.
Boncuk, uykusu gelince kafesine girer, birkaç damla su içer ve sallanan yere geçip beni yatırın der.
Kalorifer peteği yanına,
Üstüne battaniye, üşümesin diye.
Sabah ilk iş Boncuk'u alırım, odama getiririm.
Hemen ekrem ikram ederim ama en çok sevdiği katı, yumurta akı.
İkinci; muz kabuğu içi.
Okul arkadaşımızın Kızı Elif Bilgin, muz kabuğu içinden organik plastik üretti ve birçok ödül kazandı.
Elif, yumurta akına çalış, bak neler bulacaksın?
Boncuk, bazen, başımın üzerinde, bazen, omuzumda, eline ne alsam yemek için, alışkın olduğum ses tonu ile
Bana da ver, ben de tadına bir bakmak istiyorum yoksa benimki de düşer.
Alkole gelince,
İçilebilir ki içiyor ama kararında.
Birkaç damla alıp bırakıyor.
Kerata gurme.
Lezzetli ise biraz daha fazla alıyor.
Çıkarken ışığı açık ve radyo çalıyor, hem gideceğimi anlıyor hem de şarkılar arkadaş, Ona.
Cinsiyet ayrımında da çok bilinçli.
Eşime aşkım diyor,
Bana demiyor.
Eşime kur yapıyor,
Bana asla.
Dişilerde öyle bir koku ve salgı var ki bizim Boncuk bile anlıyor.
Buradan Lezbiyen ve Homoseksüellere duyurulur.
Boncuk tek şikayet konusu;
İstediği yer ve zamanda, sıçması.
Bu konuda, birkaç çocuk bezi üreten firmaya iletmedim de değil.
Yumurta akını görünce ise gözü hiç bir şey görmüyor.
Bazen elime alıp göz göze geliyoruz.
Boncuk deyince bir kere ötüp karşılık veriyor.
Gelen telefonları ise hizmet kalitesi açısından, kayıt üstüne alıyor.
Şimdi gelelim hassas soruya;
Keşke Boncuk'ta sizlere benimle ilgili birkaç şey söylese idi:))

7 Ocak 2014 Salı

organlar:))

Allah,
Tüm canlılara organlar vermiş.
Kimi tek hücreli.
Kimi de
Bizim gibi organ mafyası.
Bunlar da ikiye ayrılıyor;
İç ve dış organlar.
Her organın bir görevi var,
Ve şöyle diyorlar;
Bizler,
BOP(Büyük Organ Projesi) eşbaşkanıyız,
Ve biz bu görevi yapıyoruz.
Beynimiz, çok yakında,
Yükselen bir yıldız olabilir.
Beyin hariç
Vazifesini yapıp ta suç işleyen başka bir organ var mı?
Hiç kalp suçlusu,
Böbrek suçlusu,
Akciğer suçlusu duymadım.
Ama
Beyin suçlusu var.
Ulan,
Beyin suçlusu diyen salak,
Allah, sana beyini neden vermiş,
Bir düşünsen?
Sen de katılacaksın, aramıza:))

6 Ocak 2014 Pazartesi

sinsilik:))

Allah üç türlü canlı yaratmış.
Bitki,
Hayvan,
İnsan.
Kaktüs dikenleri sana batacak.
Gülün dikeni elini kanatacak.
Isırgan otu, adı üzerinde seni ısıracak.
Osuruk çiçeği pis pis kokacak.

Akrep sokacak seni.
Yılan zehirleyecek.
Vahşi hayvanlar parçalayacak.

Bitki ve hayvanların sinsiliği suç sayılmaz.
Çünkü
Allah onlara öyle bir program yüklemiş ki
Ne yükledi ise o
Milim sapmazlar.

Ama
İnsan öyle değil.
Evet, genetik yapısında sinsilik var
Ama akıl da var.
Aklını kullanarak sinsilik yapmayacaksın.
Ki
Bitki ve hayvanlardan bir farkın olsun.

4 Ocak 2014 Cumartesi

kumpas:))

Kumpas;
Hassas ölçmeye yarayan bir alet.
Özellikle, ince iş yapanlar, sanatkarlar çok kullanırlar.
Çok faydalı ve pratik bir ölçüm vasıtasıdır.
Ordumuza kumpasa gelinceye kadar neler kurulmadı ki
Topuk mayınları,
Bubi tuzakları,
Molotof Kokteyli,
Tank ve Zırhlı Personel Taşıyıcı mayınları.
Pusu,
Rokeratar,
Havan,
El bombası...
Ama hiç biri kumpas kadar etkili olmadı,
Adı üzerinde kumpas,
Ne bomba,
Ne  mayın,
Ne de Molotof:((

yürütme:))

Dünyanın yörüngesi,
Ay durabilir.
Dünya da
Güneş desen öyle.
Samanyolu.
Uzay bir gün durabilir.
Ama
Bu Memlekette,
Durmayacak tek şey;
Yürütmedir, yürütme.:))

2 Ocak 2014 Perşembe

menfaat:))

Emperyalistler,
Neden  ev yönetimine şeklime karışmıyor?
Menfaati yok.
Apartman yönetimine?
Menfaati yok.
Ya da
Köy yönetimine?
Büyük-şehir, Belediyesi?
Belki.
Ama
Hükümet.
Yüzde yüz.
Neden?
Menfaati var.

reçete:))

Efendim,
Hiç birimiz anamızı-babamızı seçmiyoruz.
Üstüne Allah'ın kurduğu düzen.
Genetik Yani.
Bu nedenle,
Hiç kimseye,
Neden erkek?
Neden dişi?
Siyah?
Beyaz?
Yahudi?
Hristiyan?
Sünni?
Alevi?
... ve buna benzer şeyler demem.
Yani Allah seçmeyi bize bırakmamıştır, zaten.
Genelde, anandan babandan nasıl yaratıldı ve gördü isen öylesindir, zaten.
Arada bir din değiştirenler olabilir ya da cinsiyet.
Bu da Onların özeli.
İnanç ya da inançsızlık herkesin BİREYSEL tercihi,
Beni ilgilendiren içinde yaşadığın toplumun ahlak ve uluslara arası etik değerleri...

Fenerbahçe'liyim ama fanatik değilim.
Fanatizmin, duyguların bir, mantığın sıfır olma hali olduğunu anladığım anda,
Her türlü fanatizme karşıyım.
Çünkü
Duygular BİR.
Ama maça hakem yapsalar,
O an aklıma, vicdanıma ve gördüğüme göre çalarım.

Gelelim ideolojiye;
Atatürkçü ama aklım ve vicdanımın önüne hiç bir şey geçemez.
Söz konusu;
Vicdan ise asla vicdansızlık yapamam.
Yani
Sinsi olamam.
Brütüslük ise asla.

Benim Fenerbahçeli ya da Atatürkçü olmam gibi
Bazı arkadaşlarım da Cemaatçi.
Neden Cemaatçisiniz, demem.
BİREYSEL tercih, BİREYSEL.
Renk vermemeniz BİREYSEL tercihiniz.
Yeter ki
Brütüslük yapmayalım:))
Çünkü
Aynı DİL,
Ortak tarih,
Din,
Lahmacun,
İsot,
Çiğ Köfte,
O kadar ortak var ki

Yurt-dışında Türkçe konuşan biri ile karşılaştığımızda,
Nasıl seviniyoruz da
Yurt-içinde AYNI dili konuşanlar,
Neden birbirimizi yiyoruz?

Yoksa birileri bizi mi kullanıyor?
Bizler birbirimizi şu veya bu şekilde yerken,
Onlar perde arkasında,
Pis pis sırıtıp,
Bu zaferi kadeh tokuşturup kutluyorlar...
Ve şöyle diyorlar;
Şu Türkleri dışarıdan asla yenemeyiz ama
İçten KALE'yi fethetmek çok kolay.

Netekim;
Ne olursak olalım,
Başkaları bizi kullanmasın,
Ve
Birbirimize düşürmesine asla müsaade etmeyelim.
Sorun ne ise
Kendimiz çözelim,
Kalıcı çözümler bulalım,
Kalıcı sistemler kuralım.

Biri hırsızlık mı yaptı?
Kimden olursa olsun,
Benim hırsızım iyidir, demeyelim.

Biri, hiç suçu olmayan birini, tuzak ile hapse mi tıktı,
Oh canıma değsin,
Sevmezdim, zaten pezevengi demeyelim.
Gelin hep beraber,
Bu Cennet Vatan'ı
Cehenneme döndürmeyelim:((