14 Şubat 2013 Perşembe

Aristo:))

Bir varmış,
Bir yokmuş...
Hikaye bu ya;
Adı Milet olan küçük bir köyde;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Milet
Herodot;hafiten biraz sallamış;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Herodot
Adam, ne ileri görüşlü imiş,
Hero.dot.com,
O tarihte web sayfası varmış gibi isim almış.

Bir sapık türemiş,
Adı Aristo imiş.
Malumunuz, bir baltaya sap olamayanlar;
Sapık olur.
Bir tecavüz, iki tecavüz derken,
Nerede ise Milet'te düzülmeyen kalmamış.
Düzülenlerin de ortak noktası;
-Ana- olmaları imiş.

Yakalanması ise mümkün değilmiş, bu sapığın.
Ama bir gün,
Rüyasında suçunu sayıklarken,
Her şeyi tek tek anlatmış.
Ve bu suç ve ceza daha Tolstoy kaleme almadan,
Yargıya intikal etmiş.
Dava hemen başlamış;
Hakim erotik bir dava olduğu için gizlilik kararı aldırmamış.
O zamanlar, öyle sık sık gizlilik kararı verilmezmiş, her şey aleni imiş,
Çünkü Milet'te ileri olmayan,
Sade kahve gibi lezziz bir demokrasi varmış.
Ayrıca felsefe eğitimi alıp başarılı olamayanlara değil yönetim,
İda Dağ havası bile vermezlermiş.
Platon bilmişi demiş ki
http://www.historicalsense.com/Archive/Platon2_.htm
Kralların filozof ya da filozofların kral olduğu güne kadar, toplumlar gün yüzü görmeyeceklermiş.
Bak şu bilmişe, ne de büyük laflar etmiş, götü yere yakın alçak herif.

Neyse,
Uzun tutukluluk süresi olmayan dava;
Çünkü o zamanlar daha ilerisi olmayan bir demokrasi olduğundan, hemen neticelendirmek esasmış.
O zamanlar -Ebu Suud Efendi- daha dünyaya gelmeden,
Milet'te yargıçlar varmış.


Hakim demiş ki
Köy'de o kadar genç kız varken,
Neden özellikle ve güzellikle;
-Analar-?

Aristo demiş ki
Valla demiş Hakim Bey;
Anama sordum;
Ana beni dünyaya kim getirdi?
Leylekler...

Herkesin ayrı bir odası olmadığı için ailece,
Aynı odada yatarken bir gün;
Anam Babama dedi ki
Senin şu oğlan amma salak,
Seni leylekler getirdi, dedim, hemen de inandı,
Halbuki sen beni şimdi ne yapıyorsun?
Beni belliyorsun:))

Aristo da istemeden kulak misafiri olmuş.
Hatta kendini böcek gibi hissetmiş.
Biraz da utanmış.
-Bunlar nasıl dindar?
Bana bile en ciddi konuda bile yalan söylüyorlar.
Tabii o zamanlar,
Daha Kadirzm yok iken Paganizm varmış.
Ana, Priapus Tanrısı'na tapınırken;
http://en.wikipedia.org/wiki/Priapus
Baba da Artemis'e tapınırmış;
http://en.wikipedia.org/wiki/Artemis
Priapus'un özelliği; alet ve avadanlık takımı; boyundan uzun olması,
Artemis'te Maşaallah ben sütü bol inekler gibi imiş.
Priapus iş üzerinde iken;
İbo'dan dam üstünde un eler, tombul tombul meler''i
http://www.youtube.com/watch?v=mA5s0VkB-io
Anası da
Yonca Evcimik'ten ''Bandıra, bandıra ye beni'' yi dinlermiş.
http://www.youtube.com/watch?v=ovqY-6S3hqs
Sapık ulan bunlar, resmen sapık.


İş bittikten sonra,
Ana, Babasına öyle övgüler dizmiş ki
Bi daha, Bi daha istemiş, Levent Yüksel'den,
http://www.youtube.com/watch?v=Ju_zMHcTBNA
Baba da boş durur mu?
O da,
Namık'tan arabada beş, evde on beş'i söylemiş:
http://www.youtube.com/watch?v=s0D4KlvD5OA

Bizim Aristo'nun kafası iyice karışmış;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
Ama daha mantı ile tanışmadan,
Düz mantık kullanmış;
Yalan söyleyeni,
Anan bile olsa halledeceksin,
Kancık Milet'i değil mi?
Her zaman düzeni sever,
Hatta tapar demiş.

Aristo;
Bu olaydan sonra önüne gelen her Ana'yı anasından intikam alma düşüncesi ile bir güzel bellemiş,
Bellemiş, bellemiş...
Ta ki enseleninceye kadar.

Hakim demiş ki
Seni ayağına elektronik kepçe takıp serbest bıraksam,
Tekrar yapar mısın?
Ben, bu Milletin Anasını yeteri kadar belledim,
Gerisi de
Benden sonrakilere kalsın, demiş.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder