30 Eylül 2012 Pazar

şişirme:))

Balon zor şişer,
Nefes ister.
Sıcak balon da öyle.
Gaz vermezsen,
Hemen iner.
Kasap kestiği koyunun derisini yüzmeden önce şişirir.
Pompasız hiç bir lastik şişmez.
Hindi bile şişinmeden önce acı acı gulu der.
Şişme yatak,
Şişme kadın, bunlar hep hava ister.
Erkeklerin çadır kurması da:))
Ama inme;
Anında:))

28 Eylül 2012 Cuma

kırık:))

Bazen tarak,
Bazen bardak kırılır...
Her kırığa bir sağlam yedek taşırım ben.
O kadar ki
Kırık bir kalbe karşı
Sağlam bir kalbim bile var benim:))

26 Eylül 2012 Çarşamba

havlayanlar:))

Aşağıdaki linkte köpek cinsleri var,
Resimleri ile beraber.
http://www.pedigree.com.tr/dog-breed-list.aspx
Köpekten iyi anlayan birisi,
Bir köpek havladığı zaman,
Cinsini söyler.
Son zamanlarda medyada o kadar çok havlayan çoğaldı ki
Ulan
Ne cinsiniz belli,
Ne de cibilliyetiniz:))

hayat:))

Çıkın altından sular akan bir köprüye,
Bakın akıntıya,
Bakın akıntıya karşı mücadele eden balıkları.
İşte hayat böyle.
Akan su;
Hayat.
Akıntıya karşı mücadele eden balıklar,
Yaşama gayreti.
Köprü de
Geçen zaman:))

24 Eylül 2012 Pazartesi

avcılar

Genelde avcılar erkek olur.
Kadınları pek göremezsiniz.
Belki cana kıyamazlar,
Bir ana olarak,
Belki de
Kendini avcı zanneden erkekleri avlamaktır:))

23 Eylül 2012 Pazar

aldatma:))

Gözleriniz kanlandı,
Muhtemelen eşinizi bir başka güzele bakarak,
Dudaklarınızda uçuk çıktı,
Muhtemelen eşinizi bir başka güzeli öperek,
Beyniniz bunadı,
Muhtemelen eşinizi bir başkasını düşünerek
Yani diyeceğim;
Eşinizi hangi organ ile aldatıyorsanız,
O organda bir arıza çıkıyor.
Siz siz olun,
Asla aldatmayın,
Yoksa an gelir,
Kuşunuz uçmaz, valla:))

18 Eylül 2012 Salı

balıklar:))

Köprüden balıklara bakıyorum.
Su akıntı halinde.
Balıklar ise minik, minnacık.
Akan suya karşı nasıl direniyorlar?
Ya da
Bizim tabirle akıntıya karşı boşa kürek çekiyorlar.
Ve ilerliyorlar.
İşte hayat;
Akan su,
Sizin de çabalarınız,
Akıntıya karşı kürek çekmek olsun,
Ama
Hiç bir balık,
Yeter ulan bıktım ben yaşamaktan deyip
Atmaz kendini,
Suların dışına:((

Işık Han:((

Dün akşam cepten Işık'ı aradım.
Hat kapatılmıştı.
Hemen birkaç arkadaşı aradım.
Öğrendim ki
Işık iki ay önce rahmetli olmuş.
Işık, omirilik rahatsızlığı nedeni ile tekerlekli sandalyeye tabii idi.
Ve en büyük zevki internete girmekti.
Girince de
Atatürk'ten başka mesaj göndermezdi.
Belki sağlam olsa Ergenekon'dan içeri alınacak ilk adamdı:((
Işık ben buyum diyen ve bunu sonuna kadar savunan birisi idi.
Değerli arkadaşım,
Nur içinde yat.
Allah'a emanetsin:((

16 Eylül 2012 Pazar

baş:))

Allah,
İnsanoğlunda pek çok iç ve dış organ yaratmış.
Bunlardan şu çok önemli,
Bu çok önemsiz demek çok zor.
Hepsi zincir gibi birbirine bağlı.
Hepsinin bir görevi var,
Ve biz o görevi yapıyoruz:))
Biri Hakkın rahmetine kavuşunca,
Ne diyoruz?
Başın sağ olsun.
Peki, kardeşim, baş sağ olsun da
Diğer organlar:))

koltuk:))

İlk insanın koltuk derdi yoktu,
Yaşa taşa başa otururdu.
O nedenle çok fazla oturmazdı.
Ardından tekerlek kadar önemli bir icat oldu;
Koltuk.
Tekerlek, yuvarlaktı ama çok işe yarıyordu,
Koltuk ise
Acayip bir şeydi,
Yapışan kalıyordu.
Koltuk bu.
Şimdiye kadar kaç kişinin altına hizmet etmişti.
Aslında bir kişi oturur oturmaz,
Koltuk anlardı.
Bu, oturtulan birisi.
Patlıcan oturtma gibi.
Bu, oturan birisi.
Tek sorun koltuğun dili yok:))

15 Eylül 2012 Cumartesi

samimi:))

İnsanlar ikiye ayrılır;
Samimi,
Ve de
Sinsi.
Nasıl ki
Hacı hacıyı Mekke'de,
Hoca hocayı Tekke'de,
Sinsi de sinsiyi sinsilikte bulur:))

güreş:))

Bilek güreşi,
Yenen bellidir,
Yenilen de.
Yağlı ve yağsız güreşlerde de
Araba yarışlarında,
Bisiklet,
Kayak,
Atletizm.
At yarışları...
Gelelim fikir mücadelesine;
İnsanoğlu, bu konuda maalesef kalleştir.
Fikir sahibini, fikiri ile yenmeyi düşünmez de
Düşündüğü;
Bunu nasıl sustururum,
Süründürürüm,
Hapsederim,
Ya da
Öldürürüm:((

şahsi:))

Her yerde şu yazı dikkatimi çekiyor;
Burada yazılanlar, şahsi görüşlerimdir,
Çalıştığım kurumu bağlamaz.
Ben de şöyle diyeyim bari;
Burada yazılanlar, şahsi görüşlerim değildir,
Herkesi bağlar:))

14 Eylül 2012 Cuma

virüs:))

Biri size virüs gönderiyor
Ve hayatınız kayıyor.
Nasıl oluyorsa da
Mahkeme işin bu yönünü araştırmıyor.
Yani çamur at izi kalsın:((
O virüsü gönderen,
Hadi mahkemeyi kandırdın,
Bilirkişileri kandırdın,
Allah'ı nasıl kandıracaksın?
Yüce Mevla'm,
Sana öyle bir mikrop gönderir ki
Deli danalar gibi bağıra bağıra zıbarırken,
Ben ettim, Allah'ım,
Sen etme dersin:((

13 Eylül 2012 Perşembe

meni:))



Meni; 2-6 ml hacminde olup ilk atılmada koyu kıvamlıdır.
Yaklaşık yarım saat içinde sıvılaşan menide ml'de ortalama 50 milyon sperm hücresi olup yüzde 40 civarında hareketlilik görülür.
Vajina içine boşalan bu spermlerden en yüksek döllenme kapasitesine sahip 25-30 tanesi üreme kanallarındaki yumurta hücresine ulaşır ve yalnızca bir tanesi yumurta içine girerek döllenmeyi oluşturur.
Şimdi bunları neden mi yazdım?
Şansa bakar mısın?
Altı ile çarpsak elliyi, 300 milyon spermden, 25-30'a düş ve sadece biri yumurta içine girerek döllen:))
Bitmedi, dokuz ay on gün.
Ve o kadar emek.
Ama hayat bu.
Bazılarına cennet,
Bazılarına cehennem.
Cennette yaşayanlar,Allah'ın şanslı kulları.
Yaşamayanlar ise
Ulan ben dünyaya gelirken 300 milyonda bir şansı yakalamışım diyerek,
Mücadeleye devam:))

görenlik:))

Tüm dillerde bakma ile görme fiilleri karıştırılır.
Ana cadde üzerindeki bir mağazaya bakanlar vardır,
Bir de
Hükümette bakanlar...
Askerde, bakım derler, görme değil.
Oğuz Yılmaz ise
Gördün mü?
Gördün mü derken, ya nasıl ya demektedir, aslında.
Herkes bakan olmak isterken amalar da gören olmak peşindedir, aslında.
Şimdi bana deseler ki
Seni şu bakanı yapacağız, hangisini istersin?
Valla, derim.
Adaleti vermeyin de:))

12 Eylül 2012 Çarşamba

12 eylül

12 eylül aleni bir şekilde askere yaptırıldı,
Siviller hapsedildi.
Şimdiki ise
Sinsice sivillere yaptırıldı,
Askerler hapsedildi:((

9 Eylül 2012 Pazar

temizlik:))

Her ev kadını böylemidir bilmiyorum ama
Bizim hanım temizlik hastası.
Hem de nasıl:))
Temizlemeden duramıyor.
Her şeyi temizliyor.
Bu konuda,
Bir şey desem,
Korkarım bu sefer beni temizleyecek:))

8 Eylül 2012 Cumartesi

türban:))

Türbanlı kızım,
Şimdi sana sorsam?
Adım gibi biliyorum,
Herkesin içini Allah bilir ama sen bana;
Bireysel  tercihim diyeceksin.
İster, kapan
İster açıl, bu en doğal hakkın.
Ama dikkatimi çeken;
Madem bu kıyafete girdin,
Biraz dikkat et be kızım.
Allah mesut etsin,
Senin de kanın kaynıyor,
Sen de her genç kız gibi bazı şeyleri yaşayacaksın ama
Hem o kıyafet
Hem de sevgilinle o samimiyet.
Biraz çelişmiyor mu be kızım:))
Hani buna bizim dilimizde,
Bu ne lahana,
Bu ne turşu,
Bu ne perhiz derler:))

ibnelik:))

Cinsel tercih, kişilerindir.
Bu konu, beni asla ilgilendirmemekte,
Nasıl ki türban takanlar,
Bu benim bireysel tercihimdir, demekte,
Cinsel tercihlerde,
Bireyseldir:))
Bir gerçek var ki
An gelir, her canlının bir yeri kaşınır.
Bu kaşınan yerler,
Kaşıması kolay ya da çok zor yerlerdir.
Mesela;
Kulak içi.
İlk etapta, parmak ucu ile
Hemen ardından, pamuk çubuğu ile.
Mesela at sineği,
Çıldırtır atı.
Bir yakalasa:))
Şimdi gelelim, ibnelere;
Ya kardeşim,
Adamın bir yeri kaşınıyorsa,
Bundan size ne:))

6 Eylül 2012 Perşembe

oy:))

ABD seçimleri yaklaşıyor.
Hangi taşı kaldırsan, altından çıkan
Ama bunu anında inkar eden,
ABD.
Kim kurdu?
Nasıl kurdu?
Bu nasıl bir sistem?
Arkasında kimler var?
Ama
ABD diye bir ülke var.
Ne zaman seçim gelse,
ABD seçimlerinde ben de oy kullanmak isterim.
Neden mi?
Şu veya bu şekilde yıllardır, bizi yönetiyorlar.
En azından resmileştirelim bu işi:))
Belediye,
Hükümet
Ve ABD seçimleri birlikte yapılsın,
Vatandaş ta oy kullansın:))

pot:))

Ana bir cadde üzerindeki bir mağazada sergilenen mallara bakan çok olur.
Bu bakanlar içinde hem nitelikli hem de niteliksiz vatandaşlarımız olabilir,
Ama
İçlerinden hiç biri,
Hükümete bakan değildir.
(Bizde çok zor, bazı ülkeler hariç)
Çünkü
Hükümete bakan demek;
Nitelikli insan demektir.
Ama bu bakanlardan biri;
Elim bir olayda,
İlgisi olmayan bir konu ve alanda,
Birincisi;
Açıklama yapamaz.
Yani maydonoz olamaz.
Hadi diyelim, oldu.
Başka bir ülkeyi örnek gösteremez.
Her şeyden önce o ülke/ler sana ne kardeşim, benden,
Sen kendi işine bak, derler.
Kamyon rot kırabilir,
Kamyondur,
Ama bir bakan pot kıramaz,
Çünkü bu potu alçı tutmaz.
Diyelim kırdı;
İstifa eder, gider:((
Çünkü
Nitelikli insana bu yakışır:))

evlat:))

Allah,
Birine evlat acısı yaşatmış olana da evlat acısı yaşatmasın:((
Evlat bu.
Dünyanın Michelangelo
<p>Davut Heykeli
en ünlü heykeli;
Michelangelo’nun Davut heykeli.
Ama ruhsuz.
Anne ve baba Allah'ın izni ile ruh verir, evladına.
Dokuz ay on gün heyecanla bekler, doğmasını.
Doğar doğmaz, anlatılmaz bir heyecan sarar, her yeri.
Evlat;
Askere gelinceye kadar,
O kadar maddi/manevi emek harcanır ki
Ve o kişiyi başta ana ve babası olmak üzere o kadar kişi sever ki
Gönül bağı kurulur.
Sonra bir gün
İster adına kaza deyin,
İster ihmal
Ya da kasıtlı,
Evladınız gitti, haberi.
Michelangelo olsanız, lanet olsun der,
Belki de gidenden daha da iyisiniz yaparsınız.
Ama bu giden bir daha gelmeyeceği gibi
Aynısını yapmak asla mümkün değil.
Giden evladınız gerçekten Vatan uğruna gitse,
Vatan sağ olsun dersiniz.
Ama üstüne pisi pisine gitmiş ise?
Bu konuda daha diyecek o kadar şey var ki
Ama tek cümle ile
Allah, bu acıları analara-babalara ve sevdiklerine yaşatanlara da göstermesin:((

günah:))

Dini tekeline almış değerli dindar kardeşim,
Dindarlık kadar güzel bir şey var mı?
Ama
Dindar olayım derken kindar olma da:((
Şimdi gelelim günah meselesine;
Sadece içki içmek mi günah?
Sonra benim günah ve sevaplarımdan sana ne?
Ben sana karışıyor muyum?
Sen hiç mi günah işlemiyorsun?
Mesela,
Ya beni aşırı kazıkladı isen?
Çalışanların hakkını vermiyorsan?
Vergi kaçırıyorsan?
Kalitesiz mal satıyorsan?
Bunlar günah değil mi?

İstersen camiiden hiç çıkma.
24 saat ibadet et ama benim günahıma karışma.
Sonra bir şeyin günah olduğuna sen mi yetkilisin.
Her şeyi satıyorsun,
İçki hariç.
Neden?
Günah.
O zaman,
Bir günah ve sevap listesi as ta,
Ona göre davranalım:))

5 Eylül 2012 Çarşamba

çıktı:))

Şu sıralar bilgisayar çıktısı çok moda.
Alan alana.
Her yerde duyurular var;
Bilgisayar çıktısı alınır:))
Aslında Anadolu çoktan hayvan çıktısı peşinde idi:))
Tezekler,
Gübreler hep çıktıdan çıktı:))
Çöpçüler bile hep çıktı peşinde.
Bit pazarı, evden çıkanlar,
Tellaklar, tenden çıkan kirler,
Anneler, alından çıkan terler...
Vidanjörcüler hariç
İnsan çıktısı peşinde ise koşan kimse yok gibi:))

döl:))

Allah'ın kurduğu sistemde,
Döl;
Toprak Ana'ya atılan bir tohum.
Toprak Ana da ta ki biri söküp alıncaya kadar,
Sahip çıkar, evladına.
İşte analık böyle bir şey.
Binalara sıvı beton döken pompa diye adlandırılan araçlar da bir nevi döl dökmekte:))
Allah bir kere yapar bu işi,
İnsanlarda dokuz ay on gün,
Diğerlerinde, enine, boyuna, kilosuna göre değişir, bu iş.
Bazen tek,
Bazen çift,
Bazen de sayamayacağımız kadar çok:))
Ama sıvı beton döküldükçe yükselir.
İşte bu da
Allah'ın büyüklüğü:))

4 Eylül 2012 Salı

ekmek:))

Bir kuş ne kadar ekmekle doyar?
Avuç içi kadar bile değil.
Birkaç buğday tanesi kadar.
Bizim muhabbet kuşu boncuğun en sevdiği şey;
Kahvaltıyı beraber yapmak.
Yiyeceği de bir gram ekmek.
Ama o kadar mutlu oluyor ki
İşte o an şunu anlatıyor;
Avuç içi kadar mutluluk ne demek
Ya da
Sevgi kuşun kanadı altında.
Atmayın ekmekleri çöpe.
Attığınız o ekmeklerle o kadar mutlu olacak,
Kuş var ki.
Hayır yapmak için birkaç tane ekmek kırıntısı bile yeterli.
Haydi, koyun pencereye:))

2 Eylül 2012 Pazar

gelin:))

Gelin başı derler,
Gelin başı.
Demek ki gelinin başı var,
Baş olduğuna göre içinde beyin
Ve de akıl vardır, her halde.
Damat traşı derler,
Damat traşı.
Damat; traş ile anılıyorsa,
Kıl birisi olmalı ki.
Bu durumda,
Kadınlar erkeklerden daha akıllı:))